Aiolis Medeniyetinin Aigai antik kenti, Aiollerin Aiolis bölgesinde kurduğu 12 kentten birisi olarak sayılmaktadır. Kazılardan bulunan bulgulara göre şimdilik kentin kuruluşunun M.Ö. 8. yüzyılın sonlarına tarihlendiği tespit edilebilmiştir. Kentin adı Herodotos’ta Aigaiai (I.149), Polybius’ta Aigaieon (His. XXXIII.13) Tacitus’da Aegaeates (Tac.Ann. II.47),Plinius’da Aegaeae (Nat.His., V.32), kentin bastığı sikkelerde ise, Aigeaion, Aigaion ve Aigeon olarak geçmektedir. Kent adını Helence keçi kelimesinden aldığı düşünülmektedir. Kent Temnos ile beraber deniz kıyısına kurulmamış olan iki Aiolis kentinden biridir. Bunun nedeni deniz kenarında kurulmuş olan şehirleri doğudan gelebilecek istilalara karşı koruyabilmek için alan derinliğinin sağlanması ve iç kısımlarda da bu amaç ile hakimiyetin sağlanmasıdır.
Kent, komşusu olan Temnos ile birlikte M.Ö. 547 yıllarında ortaya çıkan Pers egemenliğine karşı direnmiş ve bağımsızlığını korumuştur.
Anadolu’da Pergamon Krallığı’nın güçlü rakibi olan Seleukos Krallığı’nın generali Akhaios komutasında başlattığı saldırılar (M.Ö. 220-218) sonucunda Aigai ve Aiolis kıyıları Pergamon Kralı Attalos I’in elinden alınmıştır. Kısa bir süre sonra Antiokos III’e karşı ayaklanan Akhaios’un öldürülmesi ile (M.Ö. 216) Aigai ve çevresi yeniden Pergamon Krallığı’na katılmıştır. Kent bu tarihten itibaren, muhtemelen Pergamon Krallığı’nın da desteğiyle, bölgede ekonomik ve kültürel bir çekim merkezi olmuş, Tiyatro, Kent Meclisi Binası (Bouleuterion) ve Agora gibi görkemli yapılarla donatılmıştır. Attalos III, M.Ö. 133 yılında, ölümünden önce, akılcı bir politik karar ile Pergamon Krallığı’nı Roma İmparatorluğu’na bağışlamıştır. Bu tarihten sonra Aigai varlığını Roma hâkimiyeti altında sürdürmüştür.
Hellenistik Dönem’in başlarından itibaren Pergamon ile sürdürülen yakın ilişki, Roma Dönemi’nde de devam etmiştir. Aigai’de Roma yönetimine ilişkin en erken bilgi M.Ö. 1. yüzyıla aittir. Roma İmparatoru Ceasar’ın güvenilir bir adamı ve yakın dostu olan Prokonsül Publius Servilius Isauricus, Asya Valisi olarak görev yaptığı sırada (M.Ö. 46-44) kente ve buradaki Apollon Khresterios Tapınağı’na önemli yardımlarda bulunmuştur. Aigai’de ele geçen bir heykel kaidesinin üzerindeki yazıtta, Publius Servilius Isauricus, yardımları nedeniyle Aigai’de onurlandırılmıştır. 17 yılında bölgede meydana gelen şiddetli depremin yerle bir ettiği kentler arasında Aigai de yer almaktadır. Tacitus (Tac.Ann. II.47) tarafından da sözü edilen bu depremin yaraları İmparator Tiberius’un cömert yardımlarıyla sarılmış ve depremden zarar gören kentler şükran ifadesi olarak İtalya’da imparatorun bir heykelini dikmişlerdi.
Aigai antik kentindeki yerleşim 3. yüzyılın sonlarına doğru terk edilmiştir. Got akınları ile ilişkili olduğunu düşündüğümüz bu terk ediliş döneminde kent tamamen, bilinçli olarak boşaltılmıştır. Kentte yerleşim tekrar 12. yüzyıl sonlarında başlamıştır. Bu döneme ait geç Bizans kale-iskânı 13. yüzyılın sonlarında Manisa ve çevresini ele geçiren Saruhanoğulları tarafından terke zorlanmış olmalıdır.
Bu tarihçeden sonra şehri tanımaya başlayabiliriz.
Şehre girişte aracımızı bıraktığımız düzlükten itibaren antik yoldan yürüyerek şehri geziyoruz.
Antik Yolda ilerlerken bizi şehrin mezarlığı karşılıyor. Kazıların devam ettiği mezarlıkta bulunan tarihi kalıntılar burada sergilenmektedir.
Aiolis Medeniyetinin Aigai antik kenti arkeoloji kazıları sırasında parçalanmış olarak bulunan ve parçaları birleştirilmeye çalışılan bir lahit diğerlerinden ayrılmaktadır. Bu lahit üzerindeki çelenkler bu lahitteki kişinin önemli biri olduğunu, çelenk içerisinde yazan gençler ve halk kelimeleri ise sevilen biri olduğunu ve lahit üzerindeki papürüs rulosu ve kalem setininde bu kişinin bir eğitimci olabileceği varsayımlarını doğurmaktadır.
Lahitin yanından yola devam ettiğinizde sizi önce Kuzey Hamamı kalıntıları ve sonrasında da şehrin girişi olan Yeni Kapı karşılayacaktır. Şehrin iki girişi bulunmakta olup bunlar, yeni kapı ve demir kapıdır. Her iki kapıda bu yol üzerinde olup araları yaklaşık 150 mt gibidir.
Yanda Kuzey Hamamı kalıntıları gözükmekte olup, aşağıda ise solda Yeni Kapı yanında ise Demir Kapı fotografları bulunmaktadır.
Şehir, bulunduğu konum ve coğrafya itibari ile tarıma elverişli olmayan ve kısıtlı su kaynakları bulunan bir konumda idi. Bu nedenle de şehir geçimini bu coğrafyada yetiştirilebilecek yegane hayvan olan keçi üzerine kurmuştu. Aigai halkı, şehre adını da veren keçinin etinden, sütünden derisinden tüyünden, kemiğinden faydalanabilir bir endüstri kurmuştur. İşte Demir Kapı’dan geçince sizi karşılayan alandaki yapılar topluluğu da bu endüstrinin faaliyet gösterdiği günümüzdeki adı ile sanayi sitesinin olduğu bölgesidir.
Aiolis Medeniyetinin Aigai antik kenti , Sanayi Sitesi içerisindeki üretimde önemli yer tutan bir imalat kalemi olan parşomen için derinin işlenmesi gerekmekte idi. Deri buradaki tesislerde işlenmekte idi. Burada bulunan Latrinada, idrar biriktirme amacı ile kullanıldığı düşünülen pithos bulunmuştur. Günümüzde derinin tabaklanmasında kullanılan sodyum-sülfat bileşeninin o dönemde idrardan elde edilmesi çok kolay idi. Üzerine idrar sürme işlemi uygulanan deriler burada kurutulmaya bırakılıp sonrasında da deri üzerindeki tüylerden temizlenebiliyorlardı. Şehrin bir diğer ana üretim kalemi olan kumaş ise keçi tüyünden üretilen oldukça kaliteli kumaşlar idi. Burada üretilen bu ürünler antik yol üzerinden kıyı şehirlerine ulaştırılıp, oradan da Egenin karşı kıyısına kadar satılıyordu.
Bouleuterion’un batıdaki giriş kısmında ion düzeninde altı adet sütunla tasarlanmış bir galeriden oluşan kulis yer almaktadır. Cavea bölümü on iki basamaklı ve yaklaşık yüz doksan(190) kişi kapasitelidir. Orkestra ise yarım daire formundadır. Yapı, genel form ve plan özellikleri açısından, Theatron şeklindeki bir diğer yapı olan odeona çok benzemektedir. Ancak, kazılardaki buluntulardan, yapının üstünün kapalı olduğu, sahne binasına ait hiçbir izin olmaması nedeniyle de söz konusu binanın odeon olamayacağını kanıtlamaktadır.
Şehir kısıtlı su kaynaklarına sahip olduğu için yağmur suyunu en verimli şekilde kullanmak zorunda idi. Bu nedenle şehrin yollarının altına su toplama yolları ve bu kanalların bağlandığı bir çok sarnıç da şehirde inşa edilmiştir. Bu şekilde şehrin su ihtiyacı karşılanabilmiştir.
Bouleuterion’un hemen yanında yer alan Batı Stoa, Agora Binasına paralel olarak inşa edilmiştir. 65 mt uzunluğunda ve 8 mt genişliğindeki Stoa tek katlı olarak döneminde inşa edilmiştir. Bu yapının yanından devam edip ilerlediğinizde Aigai’nin en önemli yapısı olan Agora yapısının halen sağlam kalmış olan ana duvarı sizi karşılayacaktır. Aigai’nin agorası, üç katlı bir yapı olup, zemin katında dükkanlar, birinci katında depolar ve Stoa ile aynı kottaki üçüncü katında ise sütunlar ve çatının bulunduğu insanların dinlenebildiği gölgelik bir alan mevcuttu.
Agora’daki dükkanların önündeki alanda Macellum olarak adlandırılan Et ve Balık Pazarı bulunmakta idi. Buradaki havuzda günlük olarak aşağıdaki nehirden tutulan balıklar getirilip canlı olarak alıcılarını beklemekteydi.
Agora’yı gerimizde bıraktığımızda bizi Gymnasion Hamamı karşılayacaktır. Arkasından Gymnasion ve sonrasında da antik tiyatro bizi karşılıyor olacaktır.
Gymnasion Hamamı, kentin önemli hamam yapılarından birisi idi. Eğimli arazide inşa edilmiş olan bu hamam için düz bir alan elde edebilmek için tonozlu bir altyapı sistemi inşa edilmiştir.
Gymnasium’dan sonra bizi Tiyatro kalıntıları karşılıyor. Fakat tiyatro kazıları yeni başladığı için oturma bölümü tamamen toprak altındadır. Doğu tarafındaki tonozlu vomitoriumlar ise içerisinden geçerken sizleri tarihte geçmişe doğru bir yolculuğa çıkartacaktır.
Tiyatronun en kısa sürede kazılarının yapılıp gün yüzüne çıkacağı günleri heyecanla bekleyeceğiz. Tiyatronun konumlandırıldığı yamacın üstüne çıktığımızda bizi, Athena Tapınağı karşılayacaktır. Bu tapınak, Pergamon’daki Athena tapınağı ile benzerlik göstermekte olup Pergamon’dakine göre biraz daha küçük ölçülere sahiptir. Yine de 11,40 mt x 19,35 mt ölçüleri ile dönemi için önemli bir tapınak olduğu kesindir.
Athena Tapınağından devam ettiğinizde yol sizi tekrardan antik yola çıkartacaktır. Antik yolu takip edip, Yenii Kapıyı geçtikten sonra Nekropolün içerisinden geçip aracınızı bıraktığınız yerde bu keyifli geziyi sonlandırabilirsiniz.
Kazı ekibinin resmi sitesine http://www.aigai.info linkinden de ulaşabilirsiniz.
Sitemiz içerisinde yer alan diğer Aiolis Birliği kentleri ile ilgili fotogradf ve yazılarımızı içeren sayfalara da; http://sumakocelebi.com/category/antikkentler/aiolis/ linkinden ulaşabilirsiniz.
Bu gezimiz ile ilgili derlediğimiz video kaydında da detaylar anlatılmaktadır.
İlgili Diğer Yazılarımız
One thought on “Aigai Antik Kenti”
Comments are closed.
Pingback: Aigai Antikkenti Nerede Nasıl Gidilir Ücret ; Aiol Bölgesi