Hindistan – Jaipur
Jaipur bir diğer adı ile nam-ı diğer Pembe Şehir, Rajasthan eyaletinin başkenti olup aynı zamanda da . Rajasthan’ın en kalabalık şehridir.
1727 yılında Mihrace Jai Singh II tarafından, Amber Kalesindeki başkent buraya taşınmıştır.
Delhi’den uçak ile Jaipur’a ulaşılması mümkündür. Delhi’den karadan da ulaşılabilecek Jaipur’a ulaşım Agra’ya göre ulaşımdan uzun sürmektedir. Bu nedenle kısıtlı zamanımızı kara yolunda harcamamak için biz uçağı tercih ettik.
Jaipur’a geldiğimizde gezimize Hawa Mahal’den başlamaya karar verdik. Hawa Mahal, rüzgar sarayı demek olup, 1799 yılında inşa edilmiştir. 953 adet kemerli penceresi bulunan saray Rajput Hanedanına özgü mimari stili ile gerçekten göz kamaştırıcı bir dış cepheye sahiptir. Pencereleri de bulunduran ön cephe Vishnu tanrısının tacı formunda tasarlanmıştır.
Sayfa İçerisindeki içeriklere hızlıca ulaşabileceğiniz kısa yollar aşağıdaki slayttadır.
Ön cepheden giren rüzgarın iç mekanı serinletebileceği bir tasarım ile yapı inşa edilmiştir. Bütün bina pembe ve kırmızı kiremitten yapılmış. Dışarıdan 5 katlı gibi görünen bina içeriden 2 katlı olarak görünüyor. İnternette okuduğumuz yorumlarda iç mekanın dışı kadar etkileyici olmadığı belirtildiği için biz sarayın içerisini gezmedik.
Hawa Mahal’in önündeki yol bir çok el işi ve tekstil ürünleri satan mağazaları barındırmaktadır. Bizde bu mağazaları keyifli bir şekilde gezip, hatıra için ufak da olsa alışveriş yaptık.
Hawa Mahal’den ayrılıp çevreyi biraz geziyoruz. Ulaşımda genellikle Tuk Tuk denilen bizim triportör dediğimiz araçları kullanıyoruz. Fakat yabancı gördüklerinde fiyatları çok yüksek söyledikleri için pazarlık yapmak gerekiyor.
Yukarıdaki fotograftaki manzaralar eşliğinde yaklaşık 10 dk’lık bir yürüyüş sonrasında Hawa Mahal’in batısında kalan Jantar Mantar’a ulaşabilirsiniz. Jantar Mantar Gözlem Evi, 1726-1734 yılları arasında Mihrace 2. Jai Sing tarafından yaptırılmıştır. Buradaki 19 adet gözlem cihazlarının amacı zamanı ölçmek, yıldız yörüngelerini incelemek, güneş tutulmalarını tahmin etmektir. Mihrace kendinden önceki dönemlerde rasathane cihazlarının metalden yapılması ve uzun süre kullanamadığını gözlemlediği için kendisi rasathaneyi taş ve mermerden yaptırmayı kararlaştırdı.
Jantar Mantar 18.700 metrekarelik alanda yer almaktadır. Gözlemevi, 1902’de İngiliz egemenliğinde ve 2006’da restorasyon geçirmiştir. Ve bu restorasyonlarda bazı orijinal malzemelerin yerini farklı malzemelerle değiştirmiştir. Bugün gözlemlerde halen olağanüstü doğruluğu muhafaza etmektedir. Geziniz sırasında Jantar Mantar’ın girişinde tutacağınız bir yerel rehber sizlere enstrumanların nasıl kullanıldığını ve 18. yüzyılda ne kadar doğru bir önceliğe sahip olduklarını açıklayabilir.. Buradaki bazı enstrumanlar dünyanın en büyüğüdür. Buradaki güneş saati dünyanın en büyüğü konumundadır. Hintliler için doğum saati ve bu saatteki burç haritası çok önemlidir. Bunun belirlenebilmesi için de bu gözlem evi kullanılmakta idi.
Vrihat Samrat Yantra, yerel zamanı 2 saniyelik bir hassasiyetle veren bir güneş saatidir. 22.6 metre yüksekliğinde ve en büyük yarıçapı 15.5 metre olan bir gnomon koluyla inşa edilmiş en büyük güneş saatidir. Kuzey-güney doğrultusunda, bu yerin enlemine eşit bir açıyla yerleştirilen üçgen duvarın gölgesi, doğu ve batı yan çeyreklerinde eşit zaman aralıklarında eşit mesafeler taşır. Bu hareket, yerel saati okumak için kalibre edilir. Batı ve doğu çeyrekleri, sırasıyla sabah ve öğleden sonra segmentleri için 6 saate bölünmüştür. Her saat 15 dakika ve daha sonra 1 dakika parçalara ayrılır. Dakikada, her biri 6 saniyelik her biri olmak üzere, her biri 2 saniyelik üç küçük bölüme sahip on alt bölümü vardır.
Küçük samrat yantra(güneş saati), 20 saniyelik bir hassasiyetle zamanı ölçebilen bir güneş saatidir.
Rasivalaya, göksel bedenlerin göksel enlemini ve boylamını ölçen araçlardır. Zodyakın oniki işaretini yani burçları temsil eden on iki araç burada vardır.
Jaya Prakash Yantra ise; 1902’de restorasyon görmüş olup, yarım küre şeklinde olup üzerinde bir tel yardımı ile burçların belirlenmesinde kullanılmaktadır.
Bunların dışında diğer gözlem aletlerinin de fotograflarını çekip, Jantar Mantar’daki turumuzu tamamladık. Burası ve diğer gözlem evleri ile detaylı bilgiyi http://www.jantarmant ar.org/index.html adresinden öğrenebilirsiniz.
Fil ile yolculuğun sonunda sizi Amber Kalesinin girişi karşılıyor. Suraj Pol (Güneş kapısı) olarak bilinen bu ana giriş kapısı, büyük bir patika ile kalenin içerisine uzanıyor. Kapı, binicili fillerin dahi kolaylıkla içeri girmesine izin verecek büyüklükte inşa edilmiş olup bugün bile, filler bu kapıdan geçmektedir.
Güneş Kapısından geçtiğinizde sizi çok büyük bir meydan alan karşılayacaktır. Burasının adı, Jalebi Chowk olarak adlandırılan çok geniş bir avludur. Bu alan tüm zafer kutlamalarının yapıldığı bir alan olarak döneminde kullanılmakta idi. Ayrıca yine Holi ve Dwali gibi festivallar de Jalebi Chowk’ta kutlanmakta idi. Aşağıdaki fotograf avlunun panoramasını göstermekte olup, sağ taraftaki kapı Güneş Kapısı olup, Amber Kalesinin ana giriş kapısıdır. Tam karşısında fotografın sol tarafında da bir diğer kapı olan Chand Pol yer almaktadır.
Bahçenin sağ tarafındaki Sukh Niwas yani hükümdarın dinlenme alanı bulunmakta olup bu alanda odaların duvarları içerisine oyulmuş hatlardan kanallar geçirilmiş ve bu kanallardan geçirilen su sayesinde yazın bu alanın soğutulması ve hükümdarın yazın rahat bir şekilde istirahat edebilmesi sağlanmıştır. Sukh Niwas’ın hemen karşısında Divan-ı Khaas yer almaktadır.
Divan-ı Khaas, hükümdarın önemli konuklarını ağırladığı, duvar kaplamalarındaki ayna işçiliğinin en üst düzeyde olduğu bir yapdır.
Amber Kalesinin bir diğer özelliği ise barındırdığı tünel yapısıdır. Amber Kalesi biraz sonra fotografları ile anlatmaya çalışacağım Jaigarh Kalesine bağlı durumdadır. Yaklaşık 1,5 km uzunluğundaki bu tünel yapısı 2012 yılına kadar ziyarete kapalı olsa da bu tarihten sonra turizme açılmıştır. Tünelin yapım amacı Amber Kalesine herhangi bir saldırı halinde Mihrace’nin saldırı ve savaş ortamından kaçabilmesidir. Fakat tarihte bu tünelin bu amaç ile kullanılmasına hiç bir zaman ihtiyaç duyulmamıştır.
Merdivenlerden aşağı inerken Amber Kalesini arkamızda bırakıyoruz. Bu muhteşem Kale, o dönemde Rajastan’da yaşamış uygarlıkların mimari ve inşaat işlerindeki başarısının en büyük eserlerinden biri olarak günümüze ulaşmıştır.
Amber Kalesinden aşağı indiğimizde Maotha Gölü üzerinde kurulu olan Kesar Kyari Bahçesini geziyoruz. Bu bahçe Amber Kalesinin bir parçası konumunda olup, sarayda yaşayan yaklaşık 1600 kadının kurduğu ve döneminde safran yetiştirdikleri bir bahçe imiş. Bu bahçenin eşsizliği, bahçenin bulunduğu bu platformun insan yapısı olmasıdır.
Amber Kalesinden ayrıldıktan sonra Rajastan Bölgesine has basamaklı kuyuların bir örneği olan Panna Meena Kuyusuna gidilebilir.
Panna Meena Kuyusu, 16. yüzyılda inşa edilmiş ve çoğunlukla bir sosyal buluşma yeri olarak kullanılmıştır. Etraftaki yaşayanlar buraya su doldurmak ya da yüzmek için geliyorlardı. Muhteşem mimari yapısı ile Panna Meena Step kuyusu çok nadir mimari bir tarza sahiptir. Kuyunun içine inen merdivenler geometrik şekillidir.
Bu basamaklı kuyunun hemen karşısında yer alan Hindu Tapınağını da gezebilir ve sonrasında da Jaigarh Kalesine doğru yola çıkabilirsiniz.
Jaigarh Kalesi, Amber Kalesinden yaklaşık 1,5 km daha batıda ve daha yüksek bir kotta yer almaktadır. Önceden de belirttiğim gibi her iki kale arasında bir tünel ile bağlantı yapılmıştır. Buradan, Amber Kalesi çok güzel ve net görülmektedir. 17yy da inşa edilen bu kale aynı zamanda dünyanın tekerlekli en büyük toplarından biri olan Jai Vana’yı da barındırmaktadır. 1720 yılında inşa edilen bu top 30 km atış menziline sahipti.
Jaigarh Kalesi konum olarak Amber Kalesinden daha yukarıda bir noktada konumlandığı için buradan Amber Kalesini seyretmek ve bu muhteşem sarayı yukarıdan incelemek çok keyifli olmaktadır.
Dünya üzerindeki tekerlekli topların en büyüklerinden biri olan 1720 yılı tarihli topu da inceleme fırsatını bu kalede bulabilirsiniz.
Jal Mahal, 16yy’ın son birkaç yılında yaşanan aşırı kuraklığın bir daha bölge halkını etkilememesi için inşa ettirilmiş olan bir baraj göleti üzerine 5 katlı olarak 1750 yılında Maharaja Madho Singh tarafından av evi olarak düşünülerek inşa ettirilmiştir. 18 yy da yağmur sonrası oluşan selleri engellemek için yapılan baraj nedeni ile sarayın bir kısmı su altında kalmıştır. Günümüzde bu beş katlı yapının en üst katı su seviyesinin üzerinde olup, geçen 250 yıllık süre zarfında saray yapısı tüm zarafeti ile halen ayakta durmaktadır. Jal Mahal’i seyredebileceğiniz yolun kenarında yerel satıcılar yiyecekten tutun da hediyelik eşyalara kadatr bir çok tezgah açmış durumdadır. Jal Mahal’i seyrettikten sonra JAipur gezimizi de tamamlayıp, Delhi’ye dönüş yoluna bir çok güzel anıyı da yanımıza alıp geçiyoruz.
İlgili Diğer Yazılarımız
3 thoughts on “Hindistan – Jaipur 2016”
Comments are closed.
harika
mükemmel.
Yorumunuz için Teşekkür ederiz