Ukrayna’ya yaptığımız seyahatler boyunca şimdiye kadar (Aralık 2019) gördüğümüz en hareketli şehrin Lviv olduğunu çok rahat bir şekilde belirtebiliriz.
Lviv, Ukrayna’nın batısında, Polonya sınırının hemen yanı başında sınıra 80 km mesafede yer alan Ukrayna’nın en turistik şehirlerinden birisidir. Şehrin adı aslan kelimesinin Latince karşılığı olan “Leo” kelimesinden gelmektedir. Aslanlar şehri anlamına gelen Leopolis şehrin ilk adı olup şehrin sembolü de bu nedenle aslan figürü olmuştur. Bu nedenle şehri gezerken şehrin flamasında ve bir çok yerde aslan figürü ile karşılaşmanız muhtemeldir. 800.000 (2018) nüfusu ile Ukrayna’nın en kalabalık 7. şehri konumundadır.
Lviv ziyaretimizde, Lviv Opera Binası ve eski şehrin hemen kuzeyinde yer alan Lviv Otel’de kaldık. 3 yıldızlı bu otel konumu ve temizliği ile oldukça yeterli idi. Otel ile ilgili söyleyebileceğimiz tek olumsuz yön, kahvaltı salonunun küçük olması dolayısı ve bu nedenle de salonda az masa olması yüzünden kahvaltı salonunda biraz sıkışıklık oluyor. Otelin bir diğer önemli avantajı ise otoparkının olmasıdır. Eğer Ukrayna’da araç ile geziyorsanız, şehrin merkezinde aracınızı bırakabileceğiniz bir otopark avantajını da bu otel sağlıyor.
Şehrin en önemli turistik noktası, Belediye Binasını da ortasında barındıran Rynok Meydanıdır. Yazımızın ilerleyen kısımlarında da değineceğimiz gibi meydanın çevresinde bir çok cafe ve restoran farklı konseptler ile hizmet vermektedir. Ayrıca meydanın hemen merkezinde Lviv Belediye binası da bulunmaktadır.
Rynok Meydanında, 1381 yılında kurulan ahşap malzemeden yapılan Belediye Binası, şehirdeki bir bira fabrikasında çıkan yangın sonunda şehrin neredeyse tamamı ile beraber yanmıştır.
Yangından sonra ahşap bina yerine, inşaasına 1825 yılında başlanan ve 1835 yılında tamamlanan taş kullanılarak yeni bir bina inşa edilmiştir. Bu aşamada Belediye Binasının üzerinde aynı zamanda bir saat kulesi de inşa edilmiştir. 1848 yılında Lviv’de çıkan devrimci olaylar yüzünden çöken saat kulesinin yerine 1852 yılında Viyana’da yaptırılan başka bir saat konulmuştur.
Belediye binası içerisinde bulunan kuleye, yine belediye binasının ana kapısından giriş yapılarak ulaşılabiliyor. Belediye Binasının 4. katına çıktığınızda bir bilet ofisi ile karşılaşacaksınız. Buradan biletinizi alarak kulenin ahşap merdivenlerine tırmanarak yukarı doğru çıkabiliyorsunuz.
Kuleye tırmanırken yorulanlar için ufak bir kafe de kulede hizmet veriyor.
Kuleye çıktığınızda şehrin muhteşem manzarası eşliğinde soluklanabilir ve manzaranın keyfini çıkarabilirsiniz.
Şehrin en güzel yapılarından biri kuşkusuz Opera Binası’dır. 1901 yılında inşa edilen yapının dış görünüşü gerçekten büyüleyicidir. Umarım bir dahaki Lviv ziyaretimizde bir opera veya bale gösterisini seyredip, bu muhteşem yapının içini de bir performans eşliğinde görme imkanımız olur.
http://opera.lviv.ua/en/3d-tour/ linki üzerinden oparanın 3d iç mekan fotograflarına da ulaşabilirsiniz.
Lviv’deki bir diğer görülmesi gereken önemli yapı da Latin Katedrali olarak adlandırılan ve Lviv’in tek gotik mimariye sahip yapısıdır.
Katedral 1481 yılında inşa edilmiş. 1527 de şehrin neredeyse tamamını yok eden yangının ardından tekrardan inşa edilmiştir.
Hızlı şehir turumuzdaki bir diğer kilise ise Aziz Peter Ve Paul Kilisesi oluyor. Eski şehrin batı kesminde yer alan bu kilise barok ve rönesans mimarilerinin örneklerini taşıyor. 1590 yılında ilk inşa edilen Cizvit kilisesinin yerine 1614 yılında şimdiki yapı inşa edilmiştir.
Lviv’deki en büyük dini yapılardan birisi olan bu kilise 41 mt’e 22,5 mt ölçülerinde ve 26 mt yüksekliğindedir.
Zaman darlığından dolayı biz bu gezimizde bu kilisenin içini görme fırsatı bulamadık. Fakat bir dahaki sefere bu kilisenin içerisinide umarım gezebiliriz.
Şehirdeki bir diğer önemli dini yapı ise yine Rönesans mimarisi ile 1600-1630 yılları arasında inşa edilmiş olan Aziz Andrew Kilisesidir. Bu kilisenin yerinde de diğerleri gibi önceden (1460) inşa edilmiş olan bir ahşap kilise varmış. Zaman içerisinde bu kilisenin yerine günümüze ulaşan kilise inşa edilmiştir.
Şehirdeki bizim gördüğümüz bir diğer dini yapı ise Eski Dominik Kilisesi idi. Yapı Lviv’in en büyük Barok mimariye sahip kilisesidir. 1749-1764 yılları arasında inşa edilen kilise, daha önce aynı yerde 15 yy ‘da inşa edilmiş olan bir kilisenin üzerine inşa edilmiştir. Kilisenin hemen yanında 1865 yılında inşa edilmiş olan bir de çan kulei bulunmaktadır.
Ayrıca kilisenin hemen yanı başında Nikifor Krynicki adlı Polonya kökenli bir ressamın heykeli de bulunmaktadır.
Lviv’de görülmesi gereken bir diğer önemli yapı ise, “House of Scientists” yani bilim Adamları Evidir.
Bu yapı, 1897-1898 yılları arasında bir kumarhane olarak inşa edilmiş. Binanın mimarları Avusturyalı mimarlar olan Fellner & Helmer idi. Lviv’deki Opera Binası ve Odessa’daki opera binalarının da mimarları yine aynı mimarlardır. Binanın içi her yönü ile çok güzel olsa da en güzel yanı merdivenleri olarak direkt göze çarpmaktadır. Yapının şu anki ismi, Sovyetler döneminde konmuştur. Yapı günümüzde ise film ve fotograflar için set olarak kullanılmaktadır.
Şehirdeki bir diğer görülmesi gereken Müze ise Askeri Müzedir. Arsenal olarak adlandırılan bu yapı, 17 yy da şehrin savunması için kullanılan bir yapı idi. Günümüzde ise bu binanın içerisinde tarihi değere sahip bir çok eski savaş silahını ve ekipmanını görmeniz mümkün.
Şehirde kurulan bit pazarını da gezmenizi tavsiye ederiz. Bit pazarı Ivan Federov’un heykelinin hemen yanında kuruluyor. Ivan Federov’dan söz etmişken kendisinin bu topraklar için önemi, nasıl İbrahim Müteferrika Osmanlı İmp.’luğuna matbaayı getirdiyse Federov’da bu topraklara matbaayı getirmiş olmasıdır.
Lviv’de görülebilecek bir diğer turistik mekan ise Eczacılık Müzesidir. Bu müze halen fiilen eczane olarak da çalışmaktadır. Lviv Eczacılık Müzesi Ukrayna ve Avrupa’nın bilinen en eski eczacılık müzesi olup 1735 yılında Asker kökenli bir eczacı tarafından kurulmuştur. Bu mekan, 1966 yılında Eczacılık Tarihi Müzesi olarak belirlenerek koruma altına alınmıştır.
Lviv’de bir diğer önemli yapı ise; büyüklüğü sayesinde herkesi eminim ki etkileyen bir üniversite yapısıdır.
Yapının inşasına 1851’de Lviv’i ziyaret eden İmparator Franz Josef I tarafından karar verilmiştir. Yapının ilk inşaat amacı, savaş gazilerinin rahat bir ortamda rehabilite olabilecekleri bir tesisin şehre kazandırılması idi. Günümüzde bina “Lviv State University of Life Safety DSNS Ukraine” olarak hizmet vermektedir.
Lviv’de tarihi binalar kadar görülmesi gereken birçok park ve heykelde bulunmaktadır.
Lviv’de 18yy’da düzenlenmiş olan Ivan Franko parkı halen şehrin en önemli parkı olup aynı zamanda da Lviv’deki en eski park olma özelliğini korumaktadır. 1799 yılında park içerisinde Johann Hecht isimli bir iş adamı, restoran, havuz ve orkestraların müzik yapabildikleri bir gazebo inşa ettirmiştir.
Şehirde bir çok anıt ve heykelde hem şehrin tarihi hakkında bilgi vermekte hem de bu coğrafya için önemli kişilerin günümüzde anısının yaşatılmasını sağlamaktadır. Bu heykellerden bizim bahsedeceklerimizden birisi Ukrayna’nın ulusal değerlerinden birisi olan şair Taras Şevçenko anısına yapılmış heykeldir. Heykel 1991 yılında inşa edilmiştir.
Polonyalı şair Adam Mickiewicz için bir anıt dikilmesine 1856 yılında karar verilmiş olup, sonrasında da 1903 yılında heykel inşa edilmiştir. Heykelin o tarihte inşaat bütçesi, Belediye’nin ayırabileceği kaynaklardan fazla olduğu için şehirde bir bağış kampanyası yapılarak gerekli para toplanarak inşaat gerçekleştirilmiştir.
Lviv’deki sayısız heykel ve anıt arasından bizim bahsedeceğimiz son anıt Ejderha Avcısı Aziz George anıtıdır. Bu anıt 1999 yılında dikilmiştir.
Lviv’de muhteşem mimariye sahip binalar ve sokaklarda kendinizi saatlerce şehri gezerken bulabilirsiniz.
Lviv’de bu kadar çok gezilebilecek ve görülebilecek tarihi mekan ve anıt olduğu gibi her biri birbirinden farklı konseptte bir çok cafe, bar ve restorantta bulunmaktadır. Biz kısıtlı zaman dilimi içerisinde bunlardan bir kaçını görme imkanını yakaladık. Konsept olarak hem canlı müzik dinleyebileceğiniz hem de keyifle biralarınızı yudumlayıp ortamın tadını çıkarabileceğiniz Beer Theatre gerçekten Lviv’de kesinlikle görülmesi gereken bir mekandır.
Lviv’de keyifli vakit geçirebileceğiniz bir diğer mekan ise Gas Lamb dir. Burası bir müze ve pub olarak faaliyet göstermektedir. 1853 yılında Viyana’dan getirilen gaz lambalarının da sergilendiği müze niteliğindeki çok katlı bu yapıda keyifle içkilerinizi içebilirisiniz.
Lviv’de keyifli vakit geçirebileceğiniz bir diğer mekan ise Jager Wald dir.
Lviv’de keyifli vakit geçirebileceğiniz bir diğer mekan ise Kryivka dır. 2. Dünya Savaşı sırasında bir askeri sığınak olarak kullanılan bu mekan günümüzde askeri temali bir pub&cafe olarak çalışmaktadır. Kapıda size parola sorulduğunda “Slava Ukraine” demeniz gerekmektedir. Kapıda görevlinin vereceği bir shot votkayı içtikten sonra sığınakta içkilerinizi için yemeğinizi yiyebilirsiniz.
Lviv’deki görülebilecek bir diğer yer ise hem biranın Lviv’deki tarihçesini görebileceğiniz hem de çeşitli biralar içebileceğiniz Beer Cultural Experience Center’dır. Burası hem bir müze olarak hem de müze içerisinde içki içebileceğiniz bir mekan olarak vaktiniz varsa görmenizi tavsiye edeceğimiz bir mekandır.
Lviv kökenli olan Drunk Cherry’de muhakkak uğramanız gereken bir mekandır. Vişne Likörünün satan Drunk Cherry’yi Ukrayna’nın farklı şehirlerinde de görme imkanınız olabilir. Bunun dışında Lviv Handmade Chocolate ı da ziyaret edebilirsiniz.
Lviv’de bir diğer uğranabilecek coffee shop ise Lviv Kahve Fabrikası olabilir. Keyifle kahvenizi yudumlayıp pastanızı yiyebileceğiniz Lviv Kahve Fabrikasının Lviv’de birden çok şubesi bulunmaktadır.
Lviv, her ne kadar Ukrayna para birimi değerleniyor olsa da halen Avrupa şehirlerine göre uygun fiyatları, tarihi mekanları ve kaliteli cafe ve restoranları ile kesinlikle görülmesi gereken bir destinasyon olarak yapacağınız gezi programları için dikkate alabileceğiniz bir şehir olarak tavsiye ediyoruz.